"Sonunda
ilhamın sırrını çözdüm. Büyük bir buluş değiş belki,
bilinenin bilmem kaçıncı kez tekrarı. Ama bunu anlamak, hissetmek
beni mutlu etti."
Selim
yazdıklarını bir kez daha okudu. Sonra ikinci paragrafa geçti.
"Esin
perisi az yetenek, bol emektir. Yeterince sabır gösterirseniz günün
birinde mutlaka sizi bulur. Yıllardır içinizde birikmiş olan
acılar, sevinçler, umutlar, umutsuzluklar, düş kırıklıkları,
bir zamanlar anlayamadığınız ne varsa hepsi gelip yerli yerine
oturur. İçinizi bir huzur kaplar. Yaşamanın, görevinizi yapmış
olmanın mutluluğuyla rahatlarsınız."
Kağıdı
biraz uzakta tutup baktı. Gördükleri hoşuna gitmişti. Onu
çağıran güzelliğin peşine takıldı.
....
Müzeler
sanatların mezarlıklarıymış.
Ne
kadar soğuk bir değerlendirme. Esin perisinin yarattığı
güzellikler nasıl olur da bir gün ölümün ürkütücü
sessizliğiyle buluşur?
Fransız
şair Lamartine bu görüşü 1835 yılında "Doğu’ya
Yolculuk" başlıklı yapıtında dile getirmiş.
Oysa
müzelerin hep esin perilerini anımsatması gerekmez mi? İnsanın
elinin değip kalıcılaştırdığı her üründe gizli bir
güzelliğin izleri görülmüyor mu? Yaşamdan koparılıp duvarlar
arasına hapsedilmiş gibi görünse de emeğin o görkemli izleri
yeni mutluluklar yaratmayı sürdürmüyor mu?
Calliope.
Epik şiirin ikna edici perisi.
Clio.
Tarihsel kahramanlık şiirlerinin yenilmez perisi.
Erato.
Coşkunun, şiirin, aşkın ve erotizmin yaşamı kucaklayan perisi.
Euterpe.
Zevkin ve müziğin perisi.
Melpomene.
Trajedi ve trajik şiir perisi.
....
Selim
durdu.
Trajedinin
de bir perisinin olması ne tuhaftı.
Ama
işte yaşamın ayrılmaz bir parçasıydı çekilen tüm acılar
gibi ölüm de. Bu dayanılmaz sona bir anlam katabilmek için ne
yapılırsa yapılsın er geç onunla buluşuluyordu. Tüm yaşamlar
uzun yollardan geçip birer trajedide bitiyordu.
Yazmayı
sürdürdü.
....
Polyhymnia.
Ağıt ve dans perisi.
Terpsichore.
Lirik dans perisi.
Thalia.
Komedi ve pastoral şiir perisi.
Urania.
Astronomi ve astroloji perisi.
....
Dokuz
peri. Mnemesyone ile Zeus’un kızları.
Perilerin
anneleri bellekmiş. Tüm güzelliklerin ve bilginin kalıcılaştığı
yer.
Müzlerin,
esin perilerinin erdemiyle biçimlenen sanat müzelerde
ölümsüzleşiyor.
....
Selim'in
yaşamına yıllardır bir güzellik girmemişti. Zor bir dönemin
ardından sanatın tarihsel gelişiminde bir anlam arıyordu. Esin
perileri onu kolay bulmuyordu. Yorgunluğu, umutsuzluğu, geçmişin
ağırlığını üzerinden atamaması sorunlarını iyice
artırıyordu.
Picasso'nun
yaşamını ve sanatını değiştiren esin perisinin portresinin
satışa çıkmasıyla ilgili haber bu yüzden hemen dikkatini çekti.
La Lecture. Picasso’nun gizli aşkı Marie-Therese Walter.
Bu
doğru olabilir miydi? Bir kişi bir yaşamı tümüyle
değiştirebilir miydi? Bir kadın olmasa bir adam da yok olabilir
miydi?
Yaşamın
ne kadar acımasız olabildiğini düşündü. Uçurumun yanına
defalarca çok yaklaşmıştı. Bazıları için öyle bir andaki
küçük tökezleme tüm umutların sonu olabiliyordu.
İçinde
kopup birikmiş öyle çok parça vardı ki onlarla ne yapacağını
bilemiyordu. Onu ayakta tutabilecek tek güzellik sözcüklerdi. Ama
onları da bir türlü istediği gibi bir araya getiremiyor, karmaşık
ve umutsuz bir yığının altında eziliyordu.
"Sevgili
esin perim" diye mırıldandı. "Neredesin?"
NOT:
Selim'in yaşadığı öykülerin bazılarına
http://blog.milliyet.com.tr/tesekkur-ve--yilin-son-gunu--icin-bir-randevu/Blog/?BlogNo=384210
ve
http://mehmetarat.blogspot.com/2012/12/selim-ile-sima-yln-son-gunu.html
adreslerinden ulaşılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder