9 Ocak 2016 Cumartesi

Yaşar Kemal: Bir Anadolu Efsanesi


Hiç tanımasam, bazılarının fotoğraflarını bile görmemiş olsam da, dost diyebileceğim, değer verdiğim kişiler var. İnternet'le açılan bu kapıdan geçip bu ortamı güzellikleri paylaşmak, daha iyiye ulaşmak için kullanmaya, bazen umutsuzca, çabalayan milyonlarca insandan birkaçı.

Şimdi sözünü etmek istediğim onlar değil. Evlerde televizyon yokken, radyo yayınları bile belirli saatlerde yapılırken, sayfaların arasında tanıştığım, yine çoğunun görüntüsünü bile bilmediğim dostlardan birini, Yaşar Kemal'i anlatmak istiyorum.

Hiç karşılaşmadığınız, yalnızca kitaplarının ve hakkında yazılanların bazılarını okuduğunuz birini anlatmak doğru mudur? Bir yazarsa, hele Yaşar Kemal'se evet. Çünkü bir yazar kendi büyülü dünyasından okurun yüreğine bir pencere açmak için yazar. Kitabı okurun eline geçtiğinde artık köprünün diğer yanındaki bu kişi onun tüm yansıttıklarının sahibidir. İster doğru, ister yanlış yorumlasın, kitapların bıraktığı izler ona yazarın gözüyle yeni bir bakış kazandırır, arada kurulan bağ kendisini, yazarı ve evreni yeni bir yorumla görmesini sağlar. Okur yazarı da, kitabı da amaçlanandan çok farklı yorumlamış olabilir. Ama bu yine de onun gerçeği olur.

....

Yaşar Kemal'le İnce Memed romanıyla tanışmış olmasam yine de bir efsane olur muydu benim için? Yazının, insanın ve umudun soylu gücü, yaşamın özünü süzerek büyülü sözcüklerle akıtan bir bilgenin öyküsü?

Onun kitaplarıyla çocukluğumda tanışmasam yine okumayı ve yazmayı bu denli sevecek miydim? Üstelik karşılıksız bir aşk, kara sevda gibi sözcüklerle oynayıp duracak mıydım?

Okuduklarımın güzelliğine yazarak ulaşmanın hiç de kolay olmadığını, bazen dağların bile daha kolay delindiğini anlayabilecek miydim?

Yazdıklarım hiçbir zaman okuduklarımdan güzel olmayacak, biliyorum. Çünkü onları tüm dünya ve bir tarih yazıyor. Ben yalnızım.

Buna karşın niçin yazıyorum?

Bilmiyorum.

Belki gittikçe hızlanan yaşamda hiç değilse birkaç sözcükle kurduğum dünyalar bir kenarda kalıp beklesin diye, belki yazan herkesin sözünü ettiği ya da etmediği binlerce nedenden bazıları, belki hepsi yüzünden. Galiba düşüncelerimi durduramadığım, onlara yetişemediğim için uçup gitmesinler diye yazmadan duramıyorum. "Düşünüyorum, öyleyse varım" değil ama "Yazamıyorsam düşüncelerim de yok. Uçup gidiyor, bir yerlerde yitip yok oluyorlar."

....

Yaşar Kemal "Bir Ada Hikayesi" dizisini tamamlamış. "Çıplak Deniz Çıplak Ada" kitapçılarda yerini almış.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. tarafından hazırlanan İnternet sitesinde (1) konukları bu kitabın duyurusu ve Yaşar Kemal'in Anadolu'nun binlerce yıllık kültüründen beslenerek yazdığı büyük ve modern romanlarla dünyanın dört bir yanında tanındığı, yazdıklarının doğu ile batı arasında köklü bir kültürün ve verimli bir coğrafyanın yarattığı gür bir ses olarak kabul edildiği notu karşılıyor. Biyografisinde 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladığı, 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandığı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gittiği, ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı 1952’de, kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i 1955’te yayımladığı, şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtiliyor.

Sitedeki yazılar arasında Fethi Naci'nin 1993'te onunla yaptığı bir söyleşi (2) de var. İki küçük alıntı aktarmak istiyorum.

"Hepimiz de biliyoruz ki, bir yazarın ünü gündelik üne, gazete ününe, yani medyaya bağlı değildir. Medya ne yapar, yapsa yapsa kitabı biraz daha çok sattırır. İstediği kadar ünlendirir de. Yazar da şişinir. Şişinmesin de ne yapsın, o ün dedikleri çok tatlıdır. Tatlı olduğundan daha çok da beladır. İnsanlar bu belaya seve seve can atarlar. Bir süre gelir ki iş işten geçmiş olur. Yazar yetenekli bir yazarsa, o baş belası ünün yeteneğini nasıl yediğini görür."

"Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi en azından? Çanağında balın olsun, arısı Bağdattan gelir. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Bağdattan gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılların ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki, çanağında balın olmayınca ne fayda ki..."

....

Yaşar Kemal bir Anadolu efsanesidir. Yalnızca İnce Memed değildir bunu yaratan, öyküleri, romanları, röportajları, yazıları, düşünceleri, duyarlılığı, dik duruşu, doğaya ve insana duyduğu büyük sevgi değildir bunu yaratan. Dağlardan süzülen kar sularıyla Anadolu'nun yoksul insanlarının göz yaşlarını aynı güçle anladığı, ikisini sevdiği kadar geleceği sevdiği, dik durduğu için bir efsanedir.

İnce Memed. Dağlardan ve genç bir adamın yüreğinden gelen şarkı. Güzel söylenmiş ağıt, hiçbir zaman unutulmamak üzere.

Üç Anadolu Efsanesi için Abidin Dino, Milliyet Sanat'ta "Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kardır kuralınca, öne ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini , tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil" demiş. (3)

Yaşar Kemal. Bir Anadolu efsanesi. Anadolu'nun zengin tarihi, acıları ve umutları kadar gerçek.


1. http://www.yasarkemal.net/

2. Yaşar Kemal'le Edebiyat ve Politika, Fethi Naci, Aydınlık, 1-2 Mayıs 1993, http://www.yasarkemal.net/


3. Bibliyografya, http://www.yasarkemal.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder